Türkiye'nin gündemine oturan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel’in saldırıya uğramasıyla ilgili olay, sadece siyasi arenada değil, sosyal medyada da büyük yankı buldu. Saldırganın kimliği ve geçmişi, medyanın dikkatini çekerken, 24 yıl önce gasp suçuna karışmış bir kişinin ifadeleri, meseleye farklı bir boyut kazandırıyor. Esra K. isimli genç kadın, 1999 yılında yaşadığı korkunç deneyimi hatırlatarak, “Boğazını keserim dedi” şeklindeki tehditleriyle gündeme geldi.
Özgür Özel’e yönelik gerçekleşen bu saldırı, birçok vatandaşın dikkatini çekti ve soru işaretleri yarattı. Saldırganın, daha önce gasp suçundan kaydı bulunan bir kişi olduğu ortaya çıktı. Yapılan incelemelerde, saldırganın suç geçmişinin olması, kamuoyunda “Bir insanın değişimi söz konusu mu?” sorusunu gündeme taşıdı. Esra K. ise, o dönemde başından geçenleri anlatarak, saldırganla ilgili unutulmaz anılarıyla ilgili bazı detayları paylaştı. “Az daha hayatımı kaybediyordum. Korkunç bir şeydi. Şimdi de Özgür Özel’e yapilan bu saldırı beni çok üzüyor. Geçmişte yaşadıklarım bir kabustu” diyerek duygularını ifade etti.
Özgür Özel’e yapılan saldırının Türkiye’nin siyasi atmosferine etkileri ve sosyal medyada oluşturduğu yankılar ise ayrıca değerlendirilmesi gereken bir mesele. Birçok siyasi parti, yaşanan olayı kınarken, muhalefet partisi CHP, olayın sadece Özgür Özel’in başına gelmiş bir durum olmadığını, Türkiye genelinde artan şiddete dikkat çekti. Özel’in gerçek anlamda bir tehdit altında olduğunu düşünen bazı partililer, saldırganın geçmişteki suçları göz önünde bulundurularak daha derinlemesine bir inceleme yapılması gerektiğini savunuyor.
Özgür Özel’in saldırıya uğraması sonrasında, hem sosyal medyada hem de sokaklarda pek çok insan sesini yükseltti. “Artık yeter! Siyasetçi, gazeteci veya sıradan bir vatandaş, kim olursa olsun, şiddete maruz kalmamalı!” diye haykıran vatandaşlar, hükümete bu tür olayların önlenmesi için yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladılar. Olaylar, aynı zamanda Türkiye’deki özgürlükler ve ifade özgürlüğü üzerine de tartışmalar başlattı. Birçok kişi, eleştirel düşünceye gösterilen tahammülsüzlüğün bazı sonuçlar doğurduğu görüşünde birleşti.
Bununla birlikte, Özgür Özel’in partisinin destek grup ve gençlik kolları, bu suçu kınadı ve basın açıklamalarıyla siyasetin içindeki şiddeti durdurmak için birlikte etki alanı yaratma çağrısında bulundular. Ek olarak, yaşanan bu olayın toplumda yarattığı travmayı hafifletebilmek için psikolojik destek programlarının artırılması gerektiği belirtildi.
Sonuç olarak, Özgür Özel’e yönelik gerçekleştirilen saldırı, Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısının ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Üstelik, geçmişteki suçların bugün üzerindeki etkisi ve toplumun bu tür durumlar karşısındaki duyarlılığı, gelecekteki yasaların ve politikaların ne yönde şekilleneceği konusunda önemli bir gösterge olacağa benziyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına hem toplum hem de siyaset ortamında birlikte bir çaba sarf edilmesi gerektiği düşünülüyor.