Son günlerde artan gerilim ve çatışmalar sonucunda, İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıların bilançosu kaygı verici boyutlara ulaştı. Uluslararası haber ajansları ve çeşitli insani yardım kuruluşları tarafından doğrulanan verilere göre, en az 798 Filistinli saldırılar sırasında hayatını kaybetti. Bu durum, bölgede yaşanan insani krizin derinleşmesine ve sivil kayıpların artmasına neden oldu. Böylece, yaşanan çatışmaların yalnızca askeri bir boyutu değil, aynı zamanda insani boyutu da gözler önüne serildi.
İsrail ve Filistin arasında uzun yıllardır devam eden çatışmalar, bölgedeki siyasi istikrarsızlığın ve gerginliğin bir yansıması olarak ortaya çıkıyor. Son birkaç ayda artan şiddet olayları, iki taraf arasındaki düşmanlığın yeniden tırmanmasına neden oldu. Özellikle Gazze Şeridi'nde bulunan sivil nüfus, savaşın en büyük mağdurları arasında yer almakta. 798 can kaybı, sadece rakamlarla ifade edilemeyen acıları ve kayıpları temsil ediyor. Bu can kayıplarının içerisinde çocuklar, kadınlar ve yaşlı bireyler de bulunuyor. Hayatını kaybeden bu insanlar, basit bir yaşam sürerken savaşın getirdiği yıkımlarla karşı karşıya kaldılar.
İsrail tarafından yapılan saldırıların gerekçesi; güvenlik tehditleri ve terör örgütlerine karşı askeri operasyon taşırken, Filistin tarafı bu saldırıları sivil halkı hedef alan, orantısız ve insan hakları ihlali olarak nitelendiriyor. Saldırılar sonucunda, pek çok aile evlerini kaybetti, birçok insan ise yaralandı ya da ağaç, su, elektrik gibi temel ihtiyaçların yokluğu ile karşı karşıya kaldı. Saldırıların bilançosu, sadece kayıpları değil, aynı zamanda hayatta kalanların yaşayacakları zorlukları da gözler önüne seriyor.
Öte yandan, bölgedeki bu insani kriz, uluslararası kamuoyunda da yankı buldu. Birçok ülke ve sivil toplum kuruluşları, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırıları kınayarak, sivillerin korunması ve insani yardımların ulaştırılması yönünde çağrılar yapmaya başladı. Birleşmiş Milletler’in (BM) konuya ilişkin yaptığı açıklamalarda, sivil nüfus üzerinde yoğunlaşan saldırıların durdurulması gerektiği vurgulanarak, taraflara itidal çağrısı yapıldı.
Ancak, bu çağrılar henüz somut bir etki yaratmış değil. Gazze’ye yönelik insani yardımlar, kötüleşen güvenlik durumu sebebiyle büyük ölçüde kısıtlı kalıyor. Yardım kuruluşları, bölgedeki sağlık sisteminin çökme noktasına geldiğini, sağlık hizmetlerine erişimin artık imkansız hale geldiğini bildirdi. Bu koşullar altında, hayatını kaybeden 798 kişinin geride bıraktığı aileler için yeniden bir yaşam kurmak ise oldukça zor bir hal alıyor.
Sonuç olarak, İsrail saldırıları sonucunda yaşanan bu büyük kayıplar, insanlık adına bir utanç kaynağıdır. Sadece sayı olarak değil, ardında bıraktığı acılarla, kalıcı etkiler bırakan bir durumdur. Savaşın korkunç yüzü, özellikle sivil halkın hayatını her geçen gün hiçe sayarken, uluslararası topluma düşen görev, bu tür insan hakları ihlallerini durdurmak ve insanlık onurunu yeniden tesis etmektir.