Son yıllarda dünya ekonomisinde önemli değişimlerin yaşandığı bir döneme tanıklık ettik. Bu süreçte en çok dikkat çeken ülke, tartışmasız Çin oldu. Hızla büyüyen ekonomisi ile adından söz ettiren Çin, özellikle ticarî savaşlar ve global politikaların etkisi altında kalmasına rağmen büyüme hızını koruyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın uyguladığı ticaret politikaları ve tarifelerin Çin ekonomisi üzerindeki etkileri büyük bir merak konusuydu. Ancak beklenmedik bir şekilde Çin, bu zorlukları aşarak büyümeye devam etti.
2023 yılı itibarıyla Çin ekonomisinin yıl sonu büyüme tahminleri, birçok uluslararası kuruluş tarafından olumlu yönde revize edildi. IMF ve Dünya Bankası'nın raporlarına göre, Çin’in büyüme oranı %5.5 ile %6 arasında gerçekleşecek. Bu rakam, dünya genelindeki birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin büyüme oranlarının oldukça üzerinde. Çin, iç talebin artması, ihracatın güçlü seyrinin sürmesi ve dijital dönüşüm hamleleri sayesinde bu büyümeyi sağlamayı başardı.
Çin'in büyüme hikayesinin arkasında yatan diğer faktörlerden biri de, hükümetin uyguladığı etkili mali teşviklerdir. Yüksek altyapı yatırım projeleri, enerji verimliliği sağlanması için yapılan yatırımlar ve yeşil enerjiye olan yönelim, ekonominin canlanmasında etkili oldu. Aynı zamanda, pandeminin ardından yükselen tüketici talebi, hizmet sektörünün de canlanmasını sağladı.
Donald Trump, göreve geldiği günden itibaren Çin’e karşı sıkı bir ticaret politikası izledi. Çeşitli ürünlere uyguladığı gümrük tarifeleri, Çin ile ABD arasındaki ticaretin dengesini bozdu. Ancak, bu süreçte Çin, kendi pazarını çeşitlendirerek ve yeni pazarlar arayarak bu olumsuz etkileri hafifletmeyi başardı. ASEAN ülkeleriyle yapılan ticaret anlaşmaları ve Avrupa ile gelişen ilişkiler, Çin’in ekonomik genişleme stratejisinin önemli parçaları oldu.
Ayrıca, Çin’in dijital ekonomiye yaptığı yatırımlar da büyüme üzerinde olumlu bir etki yarattı. E-ticaret, yapay zeka, blok zinciri ve büyük veri analizi gibi alanlarda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alma hedefi, teknoloji odaklı büyümeyi teşvik etti. Bu dönüşüm, Çin’in global ekonomik arenada daha güçlü bir konum elde etmesine yardımcı oldu.
Özetle, Trump yönetiminin uyguladığı politikalar Çin ekonomisine başlangıçta bazı baskılar uygulasa da, Çin’in stratejik yönelimleri, yenilikçi yaklaşımları ve güçlü iç dinamikleri sayesinde bu zorlukları aşarak büyümeye devam etti. Önümüzdeki dönemde de bu büyüme ivmesinin sürmesi bekleniyor. Çin, dünya ekonomisinde kritik bir oyuncu olmayı sürdürerek, global iş yapış şekillerini de şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Çin ekonomisinin Trump’a rağmen nasıl büyüdüğünü gözlemlemek, sadece ekonomik verilerin değil, siyasi dinamiklerin ve stratejik hamlelerin de ne denli etkili olabileceğini gösteriyor. Global bir güç olmak yolunda ilerleyen Çin, gelecek yıllarda daha fazla yenilik ve büyüme ile karşımıza çıkacağa benziyor.