Türkiye'nin güneyinde, küçük bir köyde yaşayan 102 yaşındaki Kezik nine, uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin sırlarını merak edenler için ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Hayatında bir kere bile doktora gitmemiş olmasıyla bilinen Kezik nine, sadece sağlığıyla değil, yaşam tarzıyla da dikkat çekiyor. Kendisi, insanları meraklandıran yaşama sevincini ve sağlık sırlarını paylaştı. İşte, sıradan bir köylü kadının sıradışı yaşamı ve sağlıklı yaşamanın temel noktaları.
Kendi yaşına göre oldukça dinamik olan Kezik nine, sağlığını korumanın yollarını yıllar içinde geliştirmiş. “Ben hiç doktora gitmedim, hiçbir ilaç kullanmadım,” diyor. Bu sözleriyle birçok sağlık uzmanının alışılagelmiş görüşlerine de meydan okuyor. Bununla birlikte, Kezik nine, bazı sağlıklı alışkanlıklarını belirtiyor: “Her gün taze sebzeler yerim; zeytinyağı ve baharat kullanılmadan yapılan yemeklerden vazgeçmem.” Kendi oranına göre düşük miktarda tuz bu sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası. Bahçesinde yetiştirdiği sebzeler ve meyveler, onun için birer yaşam kaynağı olmuş. Ayrıca, günde en az 2 litre su içtiğini de ekliyor. Bu sağlıklı alışkanlıklarının yanı sıra, aile geleneği olan köyde yetiştirdikleri doğal ürünler de onun sağlıklı yaşamasının temel kaynakları arasında yer alıyor.
Uzun yaşamın sadece fiziksel sağlığa değil, psikolojik duruma da bağlı olduğunu belirten Kezik nine, olumlu bakış açısının önemine vurgu yapıyor. “Hayatta yüzümden gülümsemeyi eksik etmedim, hiçbir zaman dertlenmedim,” diyor. Sosyal yaşantısının da bu noktada büyük katkılar sağladığını anlatıyor. Komşularıyla sık sık bir araya gelerek sohbet ediyor, oyunlar oynuyor ve bahçede birlikte çalışıyorlar. Bu sosyal etkileşim, onun ruhsal sağlığı için enerji kaynağı olmuş. “Yalnızlık insana iyi gelmez, dostluğun ve paylaşmanın tadını çıkarmalı,” diyerek hayata dair felsefesini aktarıyor.
Kendisi, bunların yanı sıra uzun yürüyüşler yaptığını ve bahçesinin bakımını bizzat üstlendiğini belirtmekte. Bu fiziksel aktivite, hem bedensel sağlığını hem de zihinsel dinçliğini korumaya yardımcı oluyor. Kezik nine’nin hayatı, sağlık üzerindeki olağanüstü etkileri açısından bizi düşündürmeye davet ediyor. Doğal beslenme alışkanlıkları, aktif yaşam ve pozitif zihniyet, onu 102 yaşında hala dimdik ayakta tutan unsurlar arasında yer alıyor. Küçük yaşlardan beri tarım ile iç içe olan Kezik nine, mevsiminde yetişmiş sebzelerin ve meyvelerin sağlığa olan faydasını kurduğu sohbetlerde sıkça vurguluyor. Bu besinlerle elde ettiği antioksidanlar ve vitaminler, onun bağışıklık sistemini güçlü tutmaya yardımcı olmuş. Kendi mutfağında çeşitli sebze ve meyveleri sıkça kullanarak sağlıklı yemekler hazırlarken, bu ürünlerin en tazesini seçmeyi asla ihmal etmiyor. Kendisine yöneltilen "Uzun yaşamın sırrı nedir?" sorusuna verdiği yanıt ise oldukça anlamlı: “Sevgiyle yoğrulan bir hayat.” Yaşanmışlıklarının ardından kazandığı deneyimlerle hayatın her anının kıymetini bilmesini sağlayan Kezik nine, dostlukların ve aile bağlarının önemini her fırsatta vurguluyor. Ailesinin ona olan desteği, onun yaşam enerjisini artırıyor. Bunu “Aile, her şeyin başı” diyerek ifade ediyor. Aile yapısının gücü, onu hem ruhsal hem de fiziksel açıdan destekliyor. Kezik nine’nin hikayesi, sağlıklı yaşam ile ilgili mitleri sorgulamamıza ve doğal, dengeli bir yaşamın önemini bir kez daha düşünmemize yol açıyor. İstanbul’dan, yurtdışına açılan sağlık uygulamalarına kadar çeşitli konularda pek çok bilgiye ulaşabiliriz; ama Kezik nine gibi doğal ve tarih kokan bir yaşam tarzının sunduğu sağlık bilgileri, farklı bir cazibe taşıyor. Bugünden daha iyi yaşamayı hedefleyen herkes için örnek bir yaşam sunmaya devam ediyor. Kezik nine’nin hayatı, doğa ile iç içe, sağlıklı ve neşeli bir yaşamın mümkün olduğunu gözler önüne seriyor.